0212 572 50 53 - hbulut66@icloud.com

Zina Nedeniyle Boşanma Davası

ZİNA HUKUKSAL NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI*
Evliliğin eşlere getirdiği yükümlülüklerden birisi de eşlerin birbirlerine karşı sadakatli davranmaları yükümlülüğüdür (TMK m. 185) ve sadakatsizlik aile birliğinin ağır surette tahrip edici nitelik taşımaktadır. Türk Medeni Kanun’un 185/son gereğince Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
Buna göre eşlerin en başta gelen aile görevinin sadakat olduğuna kuşku yoktur. Bu görev Türk toplumu dışındaki, tek kadınla evliliği kabul eden diğer toplumların kanunlarında da yer alan bir kuraldır. Kaynağı ise değer yargısıdır. Devletin çekirdeğini oluşturan aile düzeni, asırlarca bireylerin genelde bu kurallara uymasıyla sağlanmıştır. Onun içindir ki çocukluğu sadakatsiz bireylerden oluşan ailelere dayanan uygar bir toplumda kamu düzeninin sağlıklı oluşundan söz edilemez. Bir başka anlatımla, eşin sadakatsiz tutum ve düzeninin sağlıklı oluşundan söz edilemez. Bir başka anlatımla, eşin sadakatsiz tutum ve davranışları olayda doğrudan etkilenen aile bireyleri kadar kamu düzenine aykırı olduğu için dolaylı olarak ve etkin bir biçimde toplumu da ilgilendirir. Tüm ailelerde eşlerden birinin diğerine karşı incitici sözde bulunması sadece bu söze muhatap olan eşi ilgilendirirken eşlerden birinin sadakatsiz tutumu aile boyutlarını aşarak toplumun tümüne karşı yapılmış olumsuz bir davranış niteliği kazanır.
Zina eyleminin toplumun dini, ahlaki inançlarına, örf ve adetlerine ters düştüğü, bu halin çevrede çeşitli yorumlara, dedikodulara yol açtığı, eşler dışında ailenin tüm bireylerini utanç içinde bıraktığı hususları yadsınamaz bir gerçektir. Bunun doğal sonucu olarak sadakatsizlik boşanma nedeni olarak kabul edilmiştir.
Kanunun amacı ahlak dışına çıkılmayı bir ölçüde cezalandırmaktır. Zina için gerekli ortama girip de elde olmayan sebeplerle eylemin tamamlanmamış olması boşanma kararı verilmesine engel teşkil etmez.
Zina; evlilik birliği sırasında eşlerden birinin karşı cinsten başka birisiyle cinsel ilişkide bulunmasıdır.
Büyük bir gizlilik içinde olması doğal olan zina fiilinin tam bir görgüye dayanarak ispatlanması pek nadir olmaktadır. Zina olayının varlığı bazı ip uçları, tavır ve davranışlardan çıkarılacak karinelerle kabul edilmelidir.
Eşlerin ne tür eylemlerinin zina nedenine dayalı boşanma nedenleri olduğu ise her olayın özelliğine göre iddia edenin göstereceği delilerle mahkeme tarafından değerlendirilecektir. Hiç kuşkusuz mahkemenin hüküm kurmasında tarafların statüleri, toplumun değer yargıları ve yaşam tecrübeleri ön planda tutulacaktır.
Mahkemece sadece zina edilip edilmediği araştırılacak, eylemin tarafların evlilik birliğinin çekilmez hal almasına neden olup olmadığı üzerinde durulmayacaktır. Başka bir anlatımla zina mutlak boşanma sebebidir. Genel boşanma nedeni ile birlikte açılması halinde ise önce zina eylemi halledilecek, zinanın varlığının kabul görmesi halinde bu nedenle, zina eyleminin sübuta ermemesi halinde ise genel boşanma sebebi üzerinde durularak dava halledecektir.
Zina eyleminin özgür irade ile yapılması gerekir. Bu kapsamda eşin tecavüze uğraması, uyuşturucu madde verilerek cinsel ilişkide bulunulması hallerinde zina nedenine dayalı olarak dava konusu edilemez. Ancak bu durumlar genel boşanma davasının konusunu oluşturabilecektir.
Zina nedenine dayalı boşanma davası özel boşanma davası olup terke ve akıl hastalığına dayalı boşanma davası dışında diğer özel boşanma nedenleri veya genel boşanma nedeni olan şiddetli geçimsizlik nedeniyle birlikte açılmasını engelleyen bir durum yoktur.
TMK’nın 161/2. maddesi uyarınca, dava açma hakkı eşin zina eylemini öğrendiği tarihten başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminden itibaren 5 yılık hak düşürücü süreye tabidir. Şüphe yeterli olmayıp, tam öğrenme aranır. Mahkemece hak düşürücü süreler resen nazara alınacak olup ispat külfeti iddia sahibine düşer. Zina eyleminin bir defa gerçekleşmiş olması yeterlidir.

* Daha detaylı bilgi için bkz. Harun Bulut, Boşanma Davaları- Beta Yayınları
Bizi Arayın