Aile Mahkemelerinin Görev Alanı Ve Yargılama Usulü
AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREV ALANI VE YARGILAMA USULÜ*
Aile mahkemeleri, Avrupa Birliği’ne uyum yasaları kapsamında aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulmuş olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 2. maddesi uyarınca “... Aile Mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre, bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesince bakılır…”
Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir.
Aile Mahkemelerinin kuruluşuna dair 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde bu mahkemelerin görevli olduğu dava ve işler:
“1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.” şeklinde belirlenmiştir.
TMK’nın 118-395 maddelerinden kaynaklanan bütün dava ve işler aile mahkemesinin görevlerindedir.
Mahkeme veya vekil olarak önümüze gelen uyuşmazlığın belirtilen maddelerdeki düzenlemelere girdiğinin tespiti halinde görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu anlaşılmalıdır. Söz konusu maddeler kapsamındaki yaygın dava türlerine örnek olarak; nişanın bozulmasından doğan davalar, evlenmeye izin, gaipliğin tespiti ve evliliğin feshi, kadının iddet müddetinin kaldırılması, evlenmenin butlanı davaları, boşanma ve ayrılık davaları, soyadını kullanmaya izin, nafaka davaları, eşlerin temsil yetkisinin sınırlandırılması veya kaldırılıması davaları, aile konutu şerhi tesisi veya kaldırılması, çocukla kişisel ilişki, velayet davaları, eşlerin tasarruf yetkisinin kısıtlanması, mal rejiminden doğan davalar, nesebin reddi, tanıma ve babalık davaları, evlat edinme davaları, aile yurdu kurulması, ev başkanının sorumluluğundan doğan davalar gösterilebilir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin örneğin boşanmaya, nafakaya, velayete, evlenmenin butlanı, ayrılık davalarına ilişkin yabancı ülke mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizine ilişkin davaların görüleceği mahkeme aile mahkemesidir.
Aile mahkemelerinin görevine giren davalar sadece yukarıda belirtilen dava ve işler olmayıp ayrıca başka kanunlarda aile mahkemesi tarafından çözümleneceği hüküm altına alınan dava ve işlerde de görevli mahkeme aile mahkemesidir.
Örneğin, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un 1. maddesi uyarına söz konusu kanun kapsamına giren tedbirler aile mahkemesi tarafından karara bağlanacaktır. Gene 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 22. Maddesi ve 4787 sayılı Kanun’un 6/1-b maddesi uyarınca ergin kişi hakkında korunma talebinde görevli mahkeme aile mahkemesidir.
Aile mahkemeleri 4721 sayılı TMK’nın ikinci kitabında (üçüncü kısımda düzenlenen vesayet ana başlığını taşıyan TMK’nın 396-494. maddeleri dava ve işler hariç) düzenlenen dava ve işler 4722 sayılı TMK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi ve başka kanunlarla düzenlenen aile hukukuna giren dava ve işlerde görevlidir.
• Nişanın bozulmasından kaynaklanan davaları (maddi manevi tazminat, hediyelerin iadesi, makul nişan giderlerinin tazmini ve bu sebeple doğabilecek diğer uyuşmazlıklar, TMK. 118 ve devamı)
• Evlenmeye izin davaları (TMK’nın 124/2,)
• Gaipliğin tespiti ve evliliğin feshi (TMK 131/3)
• Kadının İddet müddetinin kaldırılması (TMK 132/3)
• Evlenme talebinin reddi kararına itiraz (TMK 138)
• Evlenmenin Mutlak butlanı (TMK 145 ve devamı)
• Evlenmenin Nisbi Butlanın (TMK 148.-149.-150.-151. ve devamı)
• Zina sebebiyle Boşanma (TMK 161)
• Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma (TMK 162)
• Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma (TMK 163)
• Terk Sebebiyle boşanma (TMK 164)
• Akıl hastalığı sebebiyle boşanma (TMK 165)
• Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK 166/1)
• Anlaşmalı boşanma (TMK 166/3)
• Redle sonuçlanan boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıllık sürede yeniden evlilik birliğinin kurulamaması nedeni ile boşanma (TMK 166/son)
• Ayrılık istemi (TMK 167)
• Boşanan kadının soyadının kocasının soyadını kullanma talebi (TMK 173/2)
• Boşanmanın ferisi olan ve boşanmadan sonra açılacak maddi ve manevi tazminat davaları (TMK 174)
• Yoksulluk nafakası talebi (boşanma davasında sonra) (TMK 175)
• Nafakaların değiştirilmesi davaları (artırma-eksiltme) (TMK 176/3-4-5)
• İştirak Nafakası davası (TMK 182)
• İştirak nafakasını artırılması eksiltilmesi veya kaldırılması davası (TMK 183)
• Eşlerden birinin temsil yetkisini kaldırılması veya sınırlandırılması davası (TMK 190)
• Eşlerin temsil yetkisinin kaldırılması kararının iptal davası (TMK 191)
• Aile konutu şerhinin tesisi davaları (TMK 194)
• Aile konutunun şerhinin kaldırılmasına ilişkin davalar (TMK 194)
• Evlilik birliğinin devamı süresince evlilik birliğine ilişkin her türlü tedbirlerin alınmasına dair talepler (TMK 195)
• Eşlerin evlilik birliğinin giderlerinin karşılanmasında katkı paylarının tespiti davaları (TMK 196)
• Eşlerden birinin geçmişe yönelik bir yıl için fazla katkı payının iadesine ilişkin davalar (TMK 196/ son)
• Birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde (Evlilik birliği devam ederken) katkı paylarının belirlenmesi davaları (TMK 197)
• Birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde aile konutu ve konuttaki eşyalardan yararlanma hakkının tesisine ilişkin talepler davaları (TMK 197/2)
• Birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde ergin olmayan çocukların giderlerinin temini için tedbiren iştirak nafakası ve şahsi ilişki talepleri (TMK 196/son)
• Eşlerden birisinin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin talepler (TMK 199)
• Tasarruf yetkisinin sınırlandırılması kararının kaldırılmasına ilişkin davalar (TMK 200)
• Eşler arasındaki mevcut mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesine ilişkin dava (TMK 206)
• Mal Ayrılığından yasal mal rejimine dönülmesine ilişkin dava (TMK 208)
• Alacağı tatmin edilmeyen alacaklının mal rejiminin mal ayrımına dönüştürülmesini istemini içerir dava (TMK 210)
• Alacaklının tatmin edilmesi halinde mal ortaklığının yeniden kurulmasına ilişkin dava (TMK 211)
• belli bir malın eşlerden hangisine ait olduğunun tespiti için açılacak dava (TMK 222)
• Aile konutu ve eşyalarının tahsisi için açılacak dava (TMK 241)
• Tasfiye sırasında alacakları tatmin edilmeyen eşin borçlu eşin borçlarına karşı açacağı alacak davası (TMK 241)
• Üstün yararı bulunan eşin tasfiyeye tabi malın kendisine verilmesi istemiyle açacağı dava (TMK 248)
• Katkıdan doğan hak ve alacağın temini talebiyle açılacak dava (TMK 249)
• Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde denkleştirme alacağının belirlenmesi için açılacak dava (TMK 251)
• Zina ve hayata kast nedeniyle boşanma halinde kusurlu eşin paylaştırma isteminin azaltılması veya kaldırılması davası (TMK 252)
• Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde aile konutu ve eşyalarının tahsisi istemiyle açılacak dava (TMK 254)
• Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde Evliliğin ölümle sonuçlanması halinde sağ kalan eşin aile konutu ve eşyalarının özgülenmesi halinde açılacak dava (TMK 255)
• Mal ortaklığı rejiminde mirasın kabulü ve reddine ilişkin diğer eşin rızasının bulunmaması halinde rızanın temini için açılacak dava (TMK 265/2)
• Mal ortaklığı rejiminde eşlerin birbirlerine karşı borçlarının ertelenmesi ilişkin davalar (TMK 270)
• Mal ortaklığı rejiminden eşlerden birisinin ölümü halinde yaşadıkları konut ve eşyalarının tahsisi talebiyle açılacak dava (TMK 279)
• Soybağının reddi davası (TMK 286)
• Diğer ilgililer tarafından açılacak nesebin reddi davası (TMK 291)
• Soybağı kurulmasına itiraz davası (TMK 294)
• Tanıma davası (TMK 295)
• Tanıyanın açabileceği tanımanın iptaline ilişkin dava (TMK 297)
• Tanıyan dışında diğer ilgililerin açabilecekleri tanımanın iptaline ilişkin dava (TMK 298)
• Babalık davası (TMK 301)
• Babalık davası ile birlikte veya babalık davasından ayrı olarak ana tarafından açılabilecek tazminat davası (TMK 304)
• Küçüklerin tek başına evlat edinilmesi davası (TMK 307)
• Eşlerin birlikte küçüğü evlat edinme davası (TMK 306)
• Küçüğün gelecekte evlat edinilmek amacı ile bir kuruma yerleştirilmesi ve ana babadan birinin rızasının aranmamasına yönelik dava (TMK 312)
• Erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesi (TM 313)
• Evlatlık ilişkisinin rızanın alınmamış olması nedeniyle kaldırılması davası (TMK 317)
• Rızanın alınmaması nedeni dışında evlatlık ilişkisinin esasa ilişkin diğer noksanlıkların biriyle sakat olması sebebine dayalı kaldırılması davası (TMK 318)
• Velayet hakkına haiz olmayan ana veya babanın müşterek çocukla kişisel ilişki istemine ilişkin dava (TMK 323)
• Kişisel ilişkinin sınırlandırılması veya kaldırılmasına ilişkin davaları (TMK 324)
• Ana baba dışındaki üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin dava (TMK 325)
• Çocuk mallarının belli bir kısmının çocuk giderlerine harcanmasına karar verilemesi istemli dava (TMK 327)
• İştirak nafakası davası (TMK 329)
• İştirak nafakasının artırılması-eksiltilmesi ve kaldırılmasına ilişkin davalar (TMK 331)
• Güvence verilmesi istemini içerir dava (TMK 334)
• Velayet altındaki çocuk ile ana baba arasındaki işlemlerin onanmasına ilişkin davalar (TMK 345)
• Velayet altındaki çocuğun korunmasına ilişkin tedbir istemli davalar (TMK 346)
• Velayet altındaki çocuğun bir kuruma yerleştirilmesini içerir talepler (TMK 347)
• Velayetin kaldırılması davaları (TMK 348)
• Velayetin değiştirilmesi istemi davaları (TMK 349)
• Çocuğun korunmasına ilişkin alınan tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin talepler davası (TMK 351)
• Velayet hakkının iadesi davası (TMK 351/2)
• Çocuk mallarının kısmen sarfına ilişkin talepler (TMK 356/2)
• Çocuk mallarının korunmasına ilişkin tedbirler (TMK 361)
• Yardım nafakası davaları (TMK 364)
• Aile vakfı kurulmasına ilişkin dava (TMK 372)
• Aile malları ortaklığına ait ortaklık mallarının paylaştırılması veya ortaklıktan ayrılan ortağın payının hesaplanması (TMK 383)
• Ortaklığın feshi talebi (TMK 385)
• Aile yurdu kurulmasına ilişkin dava (TMK 389)
• Aile yurduna, aile yurduna dahil olmayan kurucu malikin üst soyu, altsoyu ve kardeşlerinin yurda kabulüne ilişkin dava (TMK 392)
• Aile yurduna yönetici atanmasına ilişkin dava (TMK 393)
• Aile yurdunun malikin sağlığında aile yurduna son vermesi üzerine aile yurdunun sona ermesi talebine ilişkin dava (TMK 395)
• 4320 sayılı yasa gereğince ailenin korunmasına ilişkin tedbirler.
• Yabancı mahkeme ilamlarının (nişanlanma, evlenme, boşanma ve ayrılık, boşanma ve ayrılık ile birlikte velayet, nafaka, şahsi ilişki tesisi, geçici tedbir niteliğindeki nafakalar, yardım nafakası, nesebin tashihi, evlat edinme, müstakil olarak velayet, evlilik mallarına ilişkin) tanınması ve tenfizine ilişkin davalar.
Aile mahkemelerinde aslolan evlilik birliği, eşlerin ve varsa müşterek çocukların maddi ve manevi yararlarının en üst seviyede korunmasıdır.
Aile mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlerin çoğunun kamu düzenini ilgilendiren niteliklerinden dolayı özel yargılama usul ve esasları kabul edilmiştir. Bu düzenlemeler 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun, TMK’nın 184. maddesi ile dava türüne göre düzenlemenin yapıldığı ilgili maddelerde olmak üzere üç ayrı kaynaktan oluşmaktadır. Bu özel düzenlemeler dışında ise HMK hükümleri uygulanacaktır.
Usul Hükümleri başlığını taşıyan 4787 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca aile mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerde aslolanın aile birliğini ayakta tutmak olması gerekçesiyle esasa girilmeden veya esasa girildikten sonra eşlerin ve çocukların içinde bulundukları sorunların tespitini yaparak bu sorunların barışçıl yolla çözümü cihetine gidecek, bu hususta gerekirse mahkemelere atanmış bulunan bünyesindeki uzmanların yardımını (atanmamışsa maddede gösterilen şekilde diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra eden uzmanlardan) da talep ederek sulhu sağlayacaktır. Mahkemenin söz konusu sulh girişimi yargılamanın her safhasında mümkündür ve görevi gereğidir.
Sulhun sağlanması noktasında nitelikleri ve görevleri 5. maddede belirtilen uzmanların yardımına da başvurabilecektir.
Mahkemenin temel görevi aile birliğini en son noktaya kadar ayakta tutmak olması nedeniyle barışçıl yolların sonuna kadar denenmesi ve bunlardan sonuç alınamaması halinde talep ve davanın esasını yasa belirtilen usul ve şartlar çerçevesinde halledecektir. Bu noktada mahkemece eşler ve bunların müşterek çocuklarını koruyucu, eğitici ve diğer sosyal önlemleri talep halinde veya görevi gereği re' sen alacaktır. (4787 s. Kanun md. 6) Bu maddede belirtilen ve ailenin öncelikle korunması, eğitilmesi ve geliştirilmesi amacına yönelik önlemler mahkemenin önüne gelen dava ve işlerdeki özelliklere göre resen alınabilecek önlemlerden olup, talebe gerek yoktur.
Mahkemece verilecek önlemlerin takibi ve yerine getirilmesi hususunda uzmanları görevlendirmesi ve bu surette takip etmesi mümkün olup, verilen tedbir kararlarına uymayan kişiler hakkında ise 6100 sayılı HMK’nın 398. maddesi tatbik edilecektir.
Boşanma veya ayrılık davalarının niteliği nedeniyle 4787 sayılı kanuna paralel olarak dava sırasında mahkemece tarafların talebine gerek olmaksızın özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemlerin alınması gerektiği kabul edilmiştir. (TMK. md. 169)
Aile mahkemelerinin, ailenin korunması amacına yönelik diğer mahkemelerden farklı niteliği nedeniyle bu amaca yönelik olarak genel usul hükümlerinden farklı hükümlerle donatılması da doğal olduğundan TMK. nun 184. maddesi ile özel usul hükümleri kabul edilmiştir.
4787 sayılı Kanun ile TMK. nun 184. maddesi ve aile hukuku davalarının işlendiği maddelerdeki özel usul hükümleri (örneğin evlat edinme, babalığın tespiti için kan ve doku tespitine yanaşmama v.b. hükümler) dışında HMK. hükümleri bu davalarda da aynen geçerlidir.
Boşanma ve ayrılık davalarında hakim taraflar arasında boşanma veya ayrılık nedeni oluşturduğu iddia edilen olayların varlığı konusunda tam bir vicdani kanaate ulaşmadığı sürece ileri sürülen olguların varlığının ispatlandığını kabul edemez. Aynı şekilde hakim, tarafların kanıtlarını serbestçe takdir etme hakkına sahiptir. Boşanma ve ayrılık davalarının kamu düzenini yakından ilgilendirmesi nedeniyle hakime geniş yetki verildiği görülmektedir.
Ancak bu geniş yetkinin sınırsız ve keyfi olduğu düşünülemeyeceği için bu takdir hakkının dosya kapsamına ve oluşa uygun kullanılması gerekmektedir. Bu anlamda takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığı noktasında Yüksek Yargıtay denetimi karşımıza çıkmaktadır.
Aile mahkemelerinde görülen dava ve işlerde en önemli delillerin başında tanık anlatımları gelmektedir. Bu noktada tanıkların anlattıkları olaylara göre vicdani kanaate varılabilmesi için anlatımların görgüye dayanıp dayanmadığı, taraflardan aktarılan olay olup olmadığı, anlatılan olayların yer ve zamanı, sebep ve saiki, süreklilik arzedip arzetmediği, tarafların ani ve kızgınlık sonucu iddia edilen olayları gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri, olay veya olaylardan sonraki davranışları, evlilik birliğinin daha sonra devam edip etmediği, eşlerin birbirlerini affedip affetmedikleri hususlarını da kapsar şekilde olması gerekmektedir.
Bu davaların niteliği gereği tarafların boşanmaya neden olan olaylar hakkında birbirlerine yemin teklif etmeleri mümkün olmadığı gibi mahkemece re' sen yemin teklif edilmesi de mümkün değildir. Boşanmaya neden olan olaylar hakkındaki ikrarları hakimi bağlamaz.
Örneğin, zina nedenine dayalı bir boşanma davasında sırf davalı eşin evet ben zina yapıyorum, ikrar ediyorum şeklindeki beyanına itibar edilerek boşanma kararı verilemez, keza davacının davalıya zina edip etmediği huşunda yemin teklifinde bulunması veya mahkemenin yemin teklif etmesi mümkün değildir.
Keza, TMK’nın 166/son maddesine dayanılarak açılan boşanma davası sırasında davalı vekilinin” retle sonuçlanan boşanma davasından sonra eşler bir araya gelmemişlerdir” demek suretiyle ikrarı TMK’nın 184/3. maddesince kural olarak hakimi bağlayıcı ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte bir ikrar olmadığı için boşanma davasının delillerle kanıtlanması gerekecektir.
Kabulün hüküm ifade ettiği tek dava türü anlaşmalı boşanma davası olup, bununla ilgili yukarıda yapılan açıklama doğrultusunda anlaşma ve bunun içeriği konusunda mahkemenin müdahalede bulunma ve bu anlaşmada değişiklikler teklif etme hakkı ve görevi bulunmaktadır.
Boşanma veya ayrılık davalarında ileri sürülen olgular çoğu zaman eşler arasında kalması ve herkesçe öğrenilmesinin eşler, çocukları ve yakın çevrelerine zarar verebilecek nitelikte olabildiğinden TMK.’nun 184/son maddesi uyarınca tarafların istemi üzerine duruşmaların gizli yapılmasına karar verilebilecektir. Duruşmaların gizli yapılıp yapılmayacağı hususunun takdiri ileri sürülen boşanma sebeplerine göre mahkemece takdir edilecektir.
TMK.’nın 184. maddesinin başlığı her ne kadar boşanmada yargılama usulü ana başlığını taşımakta ise de kıyasen kamu düzenini yakından ilgilendiren tüm aile hukuku davaları için geçerlidir. Örnek vermek gerekirse velayetin değiştirilmesi, şahsi ilişkinin değiştirilmesi davalarında sırf davalının davayı kabul veya ileri sürülen iddiaları ikrarına istinaden karar verilmesi mümkün değildir. Başka bir anlatımla TMK.’nun 184. maddesindeki yargılama usulü kamu düzenini yakından ilgilendiren diğer davalarda da aynen geçerlidir.
Aile mahkemelerinde ilgili dava veya iş için özel bir düzenleme bulunmadığı sürece yazılı yargılama usulü uygulanır. Boşanma davası olmadan açılan velayet, şahsi ilişki ve nafaka davaları ise basit yargılama usulüne tabidir.
*Ayrıntılı bilgi için bkz. Adli Yargıda Dava Şartları, Harun Bulut, Beta Yayınları
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Harun Bulut, Beta Yayınları