Terk Nedeniyle Boşanma Davası
TERK HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI OLARAK BOŞANMA DAVASI*
Terk; eşlerden her hangi birisinin evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemek için haklı veya haksız nedenlerle müşterek evden ayrılarak eşinden ayrı başka bir yerde yaşamasıdır.
Evliliğin en önemli vecibelerinden birisi de hiç kuşkusuz eşlerin aynı müşterek evde birlikte yaşamalarıdır.
27.3.1957 gün ve 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereği “ihtar”, terke dayalı boşanma davasının dinlenebilirlik koşulu olup, bu nedenle davanın açılabilmesi için öncelikle davacı eşin elinde usulüne uygun düzenlenmiş ihtar kararının varlığı gerekeceğinden, konuyu ihtar kararı ve terk nedeniyle boşanma davası olarak inceleyeceğiz.
a- İHTAR KARARI
Terk nedenine dayalı olarak boşanma davasından istenilen sonucun alınabilmesinin ilk ve en önemli koşulu terk edilen eş tarafından usulüne uygun ihtar kararının tebliğ olunmasıdır. Başka bir anlatımla ihtar terke dayalı boşanma davasının dinlenebilirlik koşulu olduğundan öncelikle ihtarın incelenmesi gerekmektedir.
İhtar göndermenin anlamı, karşı tarafı evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla bu birliğin sürdürüleceği eve davet etmektir. İhtar dava değildir. Onun için yetki söz konusu olmaz.
İhtar kararı TMK’nın 164. maddesi uyarınca gerektiğinde ve talep halinde ilanen tebliğ şeklinde de yapılabilecektir.
TMK’nın 164. maddesine istinaden evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği iddia edilen eşe karşı yapılacak ihtar bağımsız yargısal sonuç doğurmayan ve boşanma davası öncesinde mahkeme kanalıyla yaptırılması gereken bir işlemdir. Maddenin 1. fıkrasının son cümlesi uyarınca; diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş eş konumundadır ve bu eşe karşı da aynı maddenin son fıkrası uyarınca terk süresi 4 ayı bulmuşsa diğer eş ihtar talebinde bulunabilecektir.
İhtar kararının, terk nedenine dayalı olarak açılacak boşanma davasına dayanak teşkil edebilmesi için talepte bulunanın ihtarını usul ve yasaya uygun bir şekilde hazırlaması gerekir.Yukarıda bahsedilen Y.İ.B.K ve Yüksek Yargıtay içtihatları ile TMK’daki değişiklikler doğrultusunda ihtar kararında bulunması gerekli- daha doğrusu talepte bulunanın yerine getirmesi gerekli olan- şartları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
1-Terk eden eşin terk tarihi belirtilmelidir. Terk ihtarında bulunabilmek için terk tarihinin üzerinden yasal 4 aylık sürenin geçmiş olması şarttır.Terk tarihinden 4 ay geçmeden gönderilen ihtar geçersizdir. İleride açılacak davada terk süresi her türlü delille ispatlanabilecektir.
2- İhtar talebine havi dilekçede terk eden eşin dönmesi gerekli müşterek konutun açık ve ayrıntılı adresi ve evin anahtarının nereden ve kimden alınabileceğinin belirtilmesi gerekir. İhtarın hukuki sonuç doğurabilmesi için, eşin çağırılan eve rahatça girebilmesinin sağlanması zorunludur.
Müşterek yuvayı terk eden eşi davet eden, ihtar döneminde, eşi eve geldiğinde hiç bir sıkıntıya uğramadan içeriye girebilmesini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür. Bunun içinde, ihtar talebinde bulunurken, anahtarın kolaylıkla alınabileceği yerin, ihtar kararına yazılıp tebliğ edilmesini istemeli ve bu açıklığı taşıyan ihtar kararını eşine tebliğ ettirmelidir. Aksi halde, iki aylık yasal süre içinde ya kendisi evde bizzat beklemeli ya da eşi ve geldiği takdirde onu bahanesiz eve alacak bir kimseyi sırf bu amaçla hazır bulundurmalıdır.
Bu koşulları gerçekleştirmeyen kişi, ihtara uyup gelen ve eve girme imkanı bulamadan geri giden eşini kınama hakkına sahip değildir.
3- Davet olunan evin tarafların terkten önce birlikte yaşamış oldukları bağımsız ve müstakil ev olmalıdır. Başka bir konuta —bu kapsamda davette bulunan eşin yakınları ile birlikte oturulan konuta— daveti içerir ihtarın geçerli olması mümkün değildir. Örneğin kocanın babasına ait bağ evine davet59 bağımsız ve müstakil ev olma niteliği bulunmadığından geçersiz olacaktır.
Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle artık, ortak konutu seçmek münhasıran kocanın yükümlülüğünde olan bir husus değildir. ( TMK. 186/1.) Eşler oturacakları konutu, birlikte seçerler. Eşlerin birlikte seçtikleri bir konut yoksa ihtar geçersiz olacaktır. Örneğin kadının, kocasının kayınvalidesi ve kayınbabasıyla birlikte oturdukları ev, eşlerin birlikte seçtikleri bağımsız bir konut olarak nitelendirilemeyeceğinden, kadının bağımsız konut bulunmadığından dolayı evi terk etmesi halinde, ortak konut seçiminden kaçınarak, eşini, rızası hilafına kendi anne ve babasıyla oturmaya mecbur bırakan koca, eşini terk etmiş sayılacağından, ( başka bir değimle terk edilen kadın olduğundan ) terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı kadına aittir. Ancak bu durumdaki kadın tarafından çekilecek ihtar “… davalının ortak konuta dönmesi gerektiğine…” ilişkin olmayıp, davalıya “… sosyal ve ekonomik durumuna uygun bağımsız ev temin etmesi ve bu eve davacıyı çağırmasına” ilişkin olacağından eşlerin birlikte seçmiş oldukları bir konut da bulunmadığından ihtar geçersiz olacaktır.
Terk nedeninin müstakil ve bağımsız konut teminine yanaşmamak ise ihtarda bulunanın ihtar kararından önce talepte bulunan ve terk eden eş ve varsa çocukların haline münasip ve bağımsız konut temin etmek, bu anlamda TMK’nın 186/1. maddesindeki hak ve görevini yerine getirmek için öncelikle oturulacak konutun seçimi hususunda mahkemeye müracaat ederek hasım olarak da diğer eşi göstermek suretiyle TMK’nın 195. maddesi gereğince müşterek konutu61 gerekli olan veya eksik olan eşyaların tespitini yaptırdıktan —Mahkemece yapılan keşifte de, evin mefruş halde olmasına rağmen mutfağında herhangi bir yiyecek, içeceğin bulunmadığı belirlenmişse, bu durumda davalı eve dönmemekte haklıdır.62— sonra kendi üzerinde bulunan giderlerin miktarını da belirleyerek bu görevini ifa etmeli ve bağımsız ve müstakil müşterek konut için yükümlülüğünü yerine getirdiğini de dilekçesinde belirterek ihtar talebinde bulunmalıdır. TMK’nın 164. maddesinde belirtilen 4 aylık sürenin başlangıcı mahkeme tarafından konutun seçimine ilişkin karar uyarınca bağımsız ve münasip ev temin ettiğine ilişkin yaptıracağı tespit kararının terk eden eşe tebliği tarihinden itibaren başlayacağı kanaatindeyim. Bu şekilde terk eden eşe tanınan 4 aylık eve dönme süresinin sone erdiği tarihten sonra davacı istediği tarihte davalıya eve dönmesi için diğer koşulları da taşıyacak tarzda 2 aylık süre tanıyacak tarzda ihtar talebinde bulunacaktır. Aksi takdirde ihtar geçersiz olacaktır. Bu belirtilen çözüm tarzının terk edilen eş için ne kadar zahmetli ve masraflı olacağı da bir gerçektir.
4- Eve davet edilen eşin davette bulunan diğer eş tarafından eve getirilmesi zorunlu değildir.
Muhatap bulunduğu yerden başka bir yere çağrılıyorsa, TMK’nın 186/3. maddesi uyarınca; eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacaklarından terk eden eş ve yanında götürmüş bulunduğu varsa reşit olmayan müşterek çocukların yol giderlerini—İhtar isteğinde çocuklardan söz edilmesi zorunluluğu yoksa da çocuklar için de yol giderlerinin yatırılması gerekir.
Sadece gidiş masrafının gönderilmesi ve davalının ihtar kararına bu yönden itiraz etmemiş bulunması ihtarın geçersizliğini ortadan kaldırmaz.
5- Terk nedenine dayalı boşanma davasında ihtarın geçerli hukuki sonuç doğurabilmesi için ihtar gönderen eşin eve davette samimi olması gerekir. Bu olgu ihtar kararına istinaden açılacak terk nedenine dayalı davada tartışılacak olup ihtar dilekçesinde şartlı davet, tehdit veya hakaret edici şekilde ifadelerin bulunması başlı başına samimiyetsizliğin kanıtı olabilecektir. Bu itibarla İhtar talebinde samimi olarak eve davet edilme olgusunun belirtilmesi gerekir.
6- İhtar talebinde ve kararında ihtarın tebliğinden, yol giderleri gönderilmişse —PTT marifetiyle konutta ödemeli olarak gönderilecek- yol giderinin mahkeme veznesine yatırılması yeterli değildir—yol parasının terk eden eş tarafından alındığı ya da alınmayacağını beyan ettiği günden itibaren 2 ay içerisinde müşterek konuta dönmesi, dönmediği takdirde TMK’nın 164. maddesinde düzenlenen terk nedeniyle boşanma davası açılacağının açıkça belirtmesi şarttır.
TMK. m. 164'de yer alan iki aylık süre en az (asgari) süre olup mutlaktır.
İhtar kararının bizzat terkeden eşe tebliğ edilmesi zorunludur, vekile yapılacak tebligat geçersizdir.
B- TERK HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI BOŞANMA DAVASI
Yukarıda belirtilen şekilde evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla terk edilen eşin ihtar kararının terk eden eşe tebliğ ve konutta ödemeli olarak gönderdiği yol masraflarının terk eden eş tarafından alındığı veya almaktan imtina ettiği tarihten itibaren 2 ay beklemesine rağmen bu süre sonunda müşterek konuta dönmemesi halinde bu iki aylık süre sonunda istediği zaman terk hukuksal nedeniyle boşanma davası açmaya hakkı doğacaktır. Görüldüğü üzere ihtar kararı için terk tarihinden itibaren 4 ay, ihtar kararının tebliği ve paranın alındığı veya almaktan imtina edildiği tarihten itibaren de 2 ay olmak üzere en az toplam 6 aylık sürenin dolması dava şartıdır, mahkemece resen nazara alınır ve bu sürelere uyulmaması halinde davanın reddine karar verilir. Bu sürelere riayet edilmek kaydıyla dava açmak için herhangi bir süre yoktur ve her zaman dava açılabilir.
İhtarın semeresiz kalması halinde ihtarda bulunan eş TMK’nın 164. maddesine dayanarak boşanma davası açtığında mahkemece; terkin vaki olup olmadığı, vaki ise terkin maddede belirtilen şekilde evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla olup olmadığı veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönülüp dönülmediği, kanuni sürelerin dolup dolmadığı ve ihtarın yukarıda belirtilen şekil ve şartlarda yapılıp yapılmadığı irdelenip değerlendirilmelidir. Belirtilen hususların gerçekleşmesi halinde artık evlilik birliğinin çekilmez hal alıp almadığı araştırılmayacaktır.İhtar kararı konusunda belirtilen hususlardan herhangi birinin eksikliği halinde ihtarın geçersiz ve haksız olacağında hiçbir tereddüt yoktur.
Bu davada genelde ihtar kararında belirtilen usul ve esasa ilişkin konularda ihtilaflar olmaktadır. Bu itibarla ihtar kararının önemi çok büyüktür. Boşanma davasının açılması halinde öncelikle davanın dayanağını oluşturan ihtar kararına ait mahkeme dosyası celbedilerek ihtarın usul ve yasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi yapılıp, ihtarın usulüne uygun olduğunun anlaşılması halinde ise davalının savunmasına göre tarafların karşılıklı delillerinin toplanmasına müteakip dava çözümlenir. Mahkemece bu safhada ihtarın samimi olup olmadığı ve davete uyulmamasında davalı eşin haklı olup olmadığı halledilir.
C- İHTARIN SAMİMİ-DAVETE UYULMAMASININ HAKLI
OLUP OLMADIĞINA İLİŞKİN HUSUSLAR:
İhtarın evlilik birliğinin devamını sürdürme amacına dayalı bir arzunun ürünü olup olmadığı ve davete uymayan davalının göstereceği nedenlerin haklı olup olmadığı her somut olayın özelliğine göre tarafların gösterecekleri delillere göre çözümlenir.
Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre terk sebebi ile açılan boşanma davalarının red edilebilmesi için, davalı eşin evi haklı sebeple terk etmesi değil, usulüne uygun davete rağmen muhik sebep olmaksızın ihtara uymadığının (başka bir anlatımla haklı bir sebeple birlik dışında kaldığının) ispatlanması zorunludur. İspat yükü de, davalı eşe düşer. Davalının yargılamaya katılmamış ve herhangi bir delil göstermemesi durumda ise boşanmaya karar verilmesi gerekir. Davalının terkte haklı olması durumunda ihtar üzerine davete icabet etmemekte haklı olduğunu da ispatlanması gerekir. Aksi takdirde davanın kabulüne karar verilir.
Yüksek Yargıtay herne kadar terke dayalı boşanma davasının açıldığı tarihten sonra ihtar tebliğ edilen eşin açacağı boşanma davasının, sırf terke dayalı boşanma davasını sonuçsuz bırakmaya matuf olduğundan bahisle reddine karar verilmesi gerekeceğini belirtmekteyse de ihtar kararından sonra terk eden eşin ihtar çeken eş aleyhine boşanma davası açması başlı başına, ihtara uymamayı haklı nedene dayandırmak amacı ile dava açıp terk nedeniyle boşanma davası müessessini işlemez hale getirme olarak değerlendirilemez. Bu halde gerçekten samimi olarak boşanma amacıyla geçimsizliğe dayalı boşanma davası açılıp açılmadığı hususunun olayların özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir yolundaki Genel Kurul’un Kararı eski tarihli olmasına rağmen daha yerindedir. Eve dönmemekte haklı nedeni bulunan ve eşinden boşanmak isteyen bu nedenle evi terk eden eşin bağımsız veya karşı dava şeklinde eşi aleyhine başka nedenlerle boşanma davası açması ve ispatlaması halinde eşinden boşanması kadar doğal bir hakkı olmasa gerekir.
İhtar kararında bulunması gerekli zorunlu ve terk nedenine dayalı boşanma davasında resen göz önünde tutulacak zorunlu unsurlardaki eksiklik halinde ihtarın geçersiz olacağını gördük. Terke dayalı boşanma davasında tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına göre terkin haklı olup olmadığı hususunun çözümünde Yüksek Yargıtay içtihatları kapsamında terkte veya davete uymamakta haklılık ile haksızlık durumlarının çözümü gerekecektir.
Terkin, hukuki sonuç doğurabilmesi için evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi amacı ile yapılmış olması gerekir. Bu bağlamda iş nedeniyle, tatile çıkma veya ziyaretler terk olarak kabul edilmeyecektir. Aynı şekilde taraflar arasında görülmekte olan boşanma ve evliliğin iptali davalarının devamı, mahkemece verilmiş olan ayrılık kararının devamı yada ayrı mesken edinmeye karar verilmesi, 4320 sayılı yasa uyarınca aile içi şiddet uyguladığından bahisle kusurlu olan eşin evden uzaklaştırılması, ortak konutun eşlerden birisine tahsisine ilişkin tedbir kararı verilmesi durumlarında terk söz konusu olmaz. Keza ayırt etme gücünden yoksun eşin evden ayrılması da kasti olmadığından terk olarak itibar görmez. Eşler arasında müessir fiil veya hakaret sebebiyle ceza davası sürerken çekilen ihtar muteber değildir. Bu hallerde boşanma veya evliğin iptali davasının reddi kararının kesinleştiği, mahkemece verilen ayrılık kararındaki sürenin sona erip, boşanma davasının açılmaması halinde ayrılık kararındaki sürenin sona erdiği tarihten, 4320 sayılı yasa uyarınca verilen yukarıda belirtilen geçici tedbirlerin süresinin sona erdiği tarihten itibaren dört ay geçmekle ancak ihtar talebinde bulunulabilir. Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlarda dört aylık sürenin başlangıcı ise kararın niteliği (Taraflar mazeretsiz olarak davayı takip etmemekle boşanmama yönünde zımni olarak irade beyan etmiş olacaklarından) gereği kesinleşme değil, karar tarihidir.
Eve dönme için tanınan iki aylık süre içinde terk eden eş dilediği gün ortak konuta dönmeye hak kazandığından iki aylık süre dolmadan terk nedenine dayalı boşanma davası açılamaz.
Birlikte oturup o yeri benimseyen kadının ihtar üzerine evin niteliklerine itiraz etmesi dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. İtirazda iyiniyetli olmayan kadının haklı sebeple eve dönmediğini de ispatlayamaması durumunda boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Terke dayalı bir boşanma davasında, diğer boşanma sebeplerinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Çünkü davacı ihtar göndererek eşini eve davet etmekle, evlilik birliğini devam ettirmek konusundaki istek ve kararını açıklamış ve o ana kadar meydana gelen bütün olayları unuttuğunu ve eşinin kusurlu davranışlarını bağışladığını kabul etmiş sayılır. Hal böyle olunca, ihtardan önceki olaylara dayanarak Türk Medeni Kanunu'nun 161 ve 163 . maddelerine göre boşanma talebi geçersizdir.
* Daha detaylı bilgi için bkz. Harun Bulut, Boşanma Davaları- Beta Yayınları