Boşanma Davasında Ayrılık Kararı Verilmesi Ve Şartları
AYRILIK KARARI*
Konunun düzenlendiği Türk Medeni Kanunu'nun 170 nci maddesi gereği;
"Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde
ayrılığa karar verilebilir."
Boşanma davalarında asıl olan evlilik birliğinin korunmasıdır. Bu düşünceyle kurtarılması mümkün olan evliliklerin ayakta kalmasını sağlamak için eşlerin bir müddet ayrı yaşayarak son kez düşünmeleri ve evlik birliğini yeniden kuramamaları halinde ise boşanmalarını temin için ayrılığa karar verilebilmesi kabul edilmiştir.
DAVANIN ŞARTLARI:
1- Öncelikle taraflar arasında açılmış ve görülmekte olan bir boşanma veya ayrılık davasının varlığı gerekir. Talep sadece ayrılık kararı ise mahkeme taleple bağlı olacağından boşanmaya karar veremez. (TMK.m. 170/2)
2- Hangi sebeple olursa olsun açılan boşanma davası (T.M.K. nun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan) sonunda boşanma sebebinin ispatlanmış olması şarttır.231 Boşanma davası kanıtlanamamışsa artık ayrılık kararı değil boşanma davasının reddine karar verilmelidir.
3- Bu durumda, mutlak bir boşanma nedenine dayanmış ve bunun varlığını kanıtlamış olsa bile, hakim barışma ihtimalini gördüğü takdirde boşanma yerine ayrılığa hükmedebilecektir. Bir boşanma nedeninin gerçekleşmesi halinde barışmanın mümkün görüldüğüne ortak yaşamın yeniden başlayabileceğine ve nihayet ileride birleşme umudunun bulunduğuna ilişkin hakimin takdirinin kesin ve denetimden uzak olduğunu düşünmemek gerekmektedir. Her şeyden önce hakimin takdir hakkını çok ciddi ve son derece isabetli kullanması gerekmektedir. Eşlerin barışma ihtimali, gerçekleşmeye yakın bir ciddiyetle görülmeli, varlığı makul surette kabul edilebilmeli, böyle bir kanaat sağlam ihtimale dayandırılmalı, hatta barışma ihtimali varlığı bir kararın ikrarından yada hareket tarzından anlaşılmış olmalıdır. Özetle barışma ihtimali kuvvetli bulunmalıdır. Zayıf bir ihtimal yeterli değildir.
Bu konuda bir takdire ulaşılırken dosyaya uygun dayanaklar gösterilmeli boşanma nedeninin ve geçimsizliğin asıl saiki ve eşlerin kişisel durumları üzerine eğinilmeli, mücerret bir barışma ihtimalinin dışında eşlerin sosyal ve kültürel durumları değerlendirilmelidir. Olayların yoğunluğu ve ağırlığı eşlerin uzun bir süredir ayrı yaşamakta olmaları gibi haller her halde yeniden bir araya gelme ihtimalini ortadan kaldırıcı bir unsur olarak düşünülmelidir.
Nihayet hakim kararında barışma ihtimalinin varlığını ve kendisini böyle bir inanca götüren nedenleri, kanun yolu denetimine olanak verecek açıklıkta gösterilmelidir. (Anayasa md. 141/3) Ancak bu yolladır ki mutlak bir boşanma nedeni hukuka uygun nisbileştirilebilir. Nisbi boşanma sebebinde de takdir hakkı Anayasa ve Kanun çerçevesinde kullanılmış olur.
4- Mahkemece yukarıda belirtilen ihtimallere ve bilhassa tarafların durumlarına, boşanma veya ayrılığa neden olarak gösterilen olayların niteliklerine göre tarafların bir yıl ile üç yıl arasında ayrılıklarına karar verebilecektir. (TMK.171) Mahkemece bir yıldan az üç yıldan fazla süreyle ayrılığa hükmedilemez.
Örneğin altı ay veya dört yıl süreyle ayrılığa karar verilmesi bozma nedeni olacaktır.
Ayrılık süresi buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Ayrılık süresince eşler ayrı yaşamaya hak kazanırlar, ancak bu süre içinde eşler için sadakat borcu vb. sorumluluklar devam eder. Evlilik tatil edildiğinden (fakat evlilik devam ettiğinden) tarafların çocuklarının tedbir niteliğinde eşlerden birine bırakılmasına, karar verilmelidir.
5- Eşler belirlenen ayrılık süresinde ortak hayatı yeniden kuramamışlarsa her biri boşanma davası açmaya hak kazanır. Boşanma davası açılabilmesinin ön şartı ayrılık durumunun sona ermesidir ve süre bitince tarafların ayrılık durumları da kendiliğinden sona erer.
Ayrılığın sona ermesine rağmen ortak hayatın yeniden kurulamamasından dolayı açılacak boşanma davasında tıpkı TMK’nın 166/son maddesinde düzenlenen davada olduğu gibi ilk davada (ayrılığa karar verilen dava) ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan yeni durumlar göz önünde tutulur.
Mahkemece tarafların ortak hayatı yeniden kurup kurmadıkları halledilecek, şayet tarafların ortak hayatı yeniden kuramadıkları tespit edilirse boşanmaya karar verecektir. Boşanma davasının sonuçları —Velayetin tevdii , kişisel ilişkinin düzenlenmesi, evlenmekten yasaklanma, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat gibi boşanma fer’i hükümlerine ilişkindir. Kanun koyucu haklı olarak ayrılık süresinde meydana gelecek olayların, boşanmanın sonuçları (fer’i hükümler) konusunda değişiklik yapabileceğini öngörmüştür. Sanıldığı gibi ayrılık kararından sonra meydana gelen olaylar, boşanma yolundaki (kesin hükmü) ortadan kaldıramaz.
6- Boşanma davasının devamı sırasında davacının ayrılık kararı istemesi halinde taleple bağlı olan davalı tarafından karşı bir boşanma davası veya müstakil davalı tarafından açılıp da birleştirilen bir boşanma davası yoksa artık boşanmaya karar veremez. Açılmış boşanma davasına karşı davalının ayrılık kararı verilmesi halinde ise gerek boşanma gerekse ayrılık kararı verilmesi hallerinde mahkemenin mutlaka kabul ve reddine karar verdiği talep ve savunma talebi hakkında yeterli gerekçe göstermek zorundadır.
Aynı şekilde dava sadece ayrılık istemine ilişkinse mahkemece boşanmaya karar verilemez. (TMK.170/2)
TMK nun 166/3. maddesindeki düzenlemenin anlaşmalı ayrılık kararı için de olanak tanıdığı, İsviçre uygulamasının bu yönde olduğu241 dile getirilmekte ise de TMK’nın 166/son maddesindeki düzenleme gereğince sadece boşanma, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumları hakkında anlaşmadan bahsedildiğinden TMK’nın 166/son maddesinde düzenlenen anlaşmalı boşanma halinde ayrılık kararı verilemeyeceği gibi, anlaşmalı ayrılık talep ve kararı da mümkün değildir. Ayrıca ayrılık kararı bir defa verilebilir, ikinci kez verilemez.
7- Ayrılık süresinde eşlerin ortak hayatı yeniden kurduklarının anlaşılması halinde ise açılan boşanma davasının reddine karar verilir. Bunun ispatı ise 166/son maddede belirtilen şekilde davalıya düşer.
8- Ayrılık kararında talep edilmişse eşlerin kendileri için tedbir nafakası, varsa çocukların ayrılık süresinde velayet haklarını kullanma yetkisinin hangi eşe verileceği ve diğer eşle çocuklar arasındaki şahsi ilişki, diğer eşin çocuklar için ne kadar tedbir ve talep edilmişse iştirak nafakası ödeyeceği hususlarının da tıpkı boşanma davasında olduğu gibi hüküm altına alınması gerekir. Ortada verilmiş bir boşanma kararı bulunmadığından talep edilmişse boşanmanın ferisi olan yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talepleri hususunda ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
*Daha detaylı bilgi için bkz. Harun Bulut, Boşanma Davaları- Beta Yayınları